Muhacir-Mehtap Şafak

Ben, şimdi 93 harbinden kalma bir mimarinin gölgesinde, güneşe çevirdim gözlerimi… Güneş yakarken tenimi, bir savaş, bir göç, bir dönem o günlerden kalma yaslı bir mimariye neler fısıldamıştır; en çok onu merak etmekteyim. Yaslı bir mimarinin kubbesinden yükselir mi, yitik hayatların yarım kalmış efkârlarının yanık kokuları… Kalbin sathında ebedi kalır mı yaşayan canların hikâyeleri… Ben, 21. yüzyılda kendi hikâyesi ile hasbihal eden kalbimin satır aralarında gezinirken, 93 harbine takılı kalan fikrimin fısıldadığı hicaz makamı bir hikâyenin hayat yanına koşuyorum.

Sol yanımda bin sızı… Sağ avucumda gözü yaşlı kamış kalemim… Şimdi ben 93 harbinin nefesindeyim. Kusursuzluğuyla her kalbi kendine hayran bırakan zümrüt gözlü o dilber ben olmasam da, onun savaşta değişen kaderini yazan kalbin ta kendisiyim. Şimdi içimde yiten hayatın buğulu tütsüsü… Elimde topraklarını terk etmek zorunda kalan yüreklerin parçalanmış umutları, hülyaları…

Sahipsiz mezarlar bıraktık ardımızda… Sayısız gözyaşı, katran karası ölümler, savaşa yenik düşmüş sevdalar, birbirine karışmış hayaller… Kalmak yürek isterdi de, ya gitmek kolay mıydı? Gidenlerin, kalanlardan, ölenlerden ne farkı vardı?

Bedel, sevgi, savaş, göç ve cesaret… Yaşamak okunmak kadar kolay değildi! Ben sırtımı dayadığım 93 harbinden kalma bir mimarinin duvarından bakıyorum tarihin sisli yollarına… Sağ gözümden akıtıyorum sevdayı…

YAZAR HAKKINDA

Mehtap Şafak, 27 Mart 1978 yılında Yozgat’ta doğdu. Biricik ablasının yanı sıra kediyle köpekle büyürken; aile büyüklerinin sevgisini doya doya yaşadı. Burcunun özelliğinden mi bilinmez ömrü boyunca sabırsız oldu. Büyümeyi bekleyemeden okula 5 yaşında başladı. Okul hayatının yanı sıra iş ve özel hayatında da hep meraklı, katılımcı ve interaktif bir karakter oldu. Okul yıllarında her zaman çeşitli kollarda görev aldı. Merakı yüzünden her şeyden gerektiği kadar anladı ama -teyzelik hariç- hiçbir konuda uzman olmadı. Uzmanlaşarak kalıplara girmeyi, ruhunu terbiye etmeyi reddetti. O sebeple de istemeyerek okumaya başladığı Kamu Yönetimi eğitimini de yarım bırakıp istediği alanlarda çalışmaya başladı. Kendisini hep kalabalık kitlerelere seslenirken hayal etti. Ama bu seslenişin nasıl olacağının ucu hep açık oldu. Gün geldi yazarlık yönü zuhur buldu. Yaşamın okunmaya değer olduğunu vurgulayarak hayatı okuyup yazmaya başladı.

Yazarlar-Mehtap Şafak

Yazarlar-Mehtap Şafak

Yazarlığı uzunca dönem iş konulu oldu. Ara ara kendisi için kâh sözcükleri bir araya getirip cümleler kurdu kâh Cin Ali bozması karakterleri rötuşlayarak hayali kahramanlar resmetti. Cümleleri hep devrik, resimleri ise renkli oldu. Yazma/çizme dışında konuşmayı, konuşturmayı, duymayı, görmeyi, gezip tozmayı hep sevdi. Gezmekten öte onun için tozmak daha önemliydi. Tozmak demek; karanlık, aydınlık demeden esip gitmek, birçoğunun göremediği ücra köşelere gidip oraları yaşamaktı. Tozarken bazen köylü bazen kentli olabilmek demekti. Yaşlı bir ninenin damarlı elinin üstüne konup onu sevgiyle hissedebilmekti. Bazen bitli kedi, bazen içi dolu buluttan omuzlara düşen yağmur olabilmekti. Kısacası turistik bir geziden ziyade; hayatın her bir haltını görmek demekti. Şafak, küfretmesini bir türlü öğrenemedi ama kelimeleriyle çatır çatır düşüncelerini savundu ve hatta yaydı. “Küfürsüz savunma teknikleri” diye bir teknik kullanması yakın çevresi tarafından hep takdir gördü  Çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları yayınlanmaya başladı. Daha sonra, kendisi için yazıp köşeye bucağa attığı yazıları, hikayeleri derleyip kitap haline getirmek üzere yola başlarken kelimeler ÖPÜCÜK KIVAMINDA için dizilmeye başladı. Hayatı Öpücükler üzerinden yorumladı. Öpme eylemi oldukça özel, kıymetli ve duygu yüklü olduğu için ilişkileri öpücük üzerinden hikayelendirdi. Romanında, yakın tarihi yani tek kanallı siyah beyaz TRT dönemini rengârenk anlattı. Samimi ve yalın bir dille anlattığı olaylardan her bir okur kendisine bir paye çıkarttı. Kimi aşkı, kimi ihaneti, kimi ölümü, kimi sarılmayı, kimi anneliği, çoğu ise çocukluğunu buldu. İlk romanı olmasına karşın kendiliğinden ülke sınırlarını aşan bir okur kitlesi oluştu.

İlk romanıyla 2013 yılında RADEV tarafından yılın Pozitif Genç Yazar’ı seçilerek yazarlığının ilk ödülünü almış oldu. İlk romanının ardından ikinci romanı MUHACİR’i okurlarıyla buluşturdu. Muhacir torunu olan Şafak, büyürken ninni niyetine kulağına fısıldanan ağıtlarla ve trajik hikâyeleri dinleyerek büyüdü. 93 Harbi döneminde Osmanlı-Rus savaşı dönemine başlayan göçte yaşanan acı olayları, ölümü, kalımı, kardeş düşmanlığını, hırsı, vicdanı ve hangi şartta olursak olalım duyguların baş tacı olan AŞK’ı anlattı. Romanlarının yanı sıra bir çok ünlü yazarla birlikte; gelirinin sokak çocuklarına vakfedildiği “KIRLANGIÇ AĞIDI” adlı esere “HAYAT ÇOCUKLARI” öyküsüyle yer aldı. Ardından yine bir birinden güçlü kalemle birlikte dünyaya mal olmuş karakterin bilindik yönlerinin dışında aşk hayatlarının kaleme alındığı “SIRAT-I AŞK” adlı çalışmaya Adolf Hitler & Eva Braun aşkını “BIÇAK SIRTI” adlı hikâyesiyle katıldı. Şu sıralar üçüncü romanı üzerine çalışmaları sürüyor. Mehtap ŞAFAK, her insanın özel bir nedenle yaradıldığını, bu sebeple varoluş sebebimizin bilinciyle; sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerektiğini savunurcasına kalemini insanlığa, hayvanlara ve doğa yararına kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğe benziyor.

(18)

Kategori: Roman-Öykü, Video
Etiketler: ,

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.